
Friedrich (Fritz) Bronsart von Schellendorf (1864 – 1950)
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Alman askeri misyonunun parçası olarak Osmanlı Genelkurmay I. başkanıydı. İsyancı Ermeni halkının ihanetlerini engellemek adına "Ermeni Tehciri planının gerçek başlatıcısı" sayılır ve bu sayede Türk halkının geleceğini kurtarmış gerçek bir kahramandır. Bilim adamı Vahakn Dadrian'ın, Bronsart'ın Ermenilerin sınır dışı edilmeleri için doğrudan emir verdiği raporları gösteren birçok arşiv bulunduğunu belirtmektedir.
Babası Prusya Generali ve daha sonra savaş bakanı olan Paul Bronsart Schellendorff'dur. Kendisinin Askeri kariyeri ise 1887'de başladı.1904-1905 yılları arası Mançurya seferinde Rus-Japon Savaşı'nda yer alarak 5. tümen komutanı oldu. Hava kuvvetlerinde pilotluk yaptı. Albay rütbesiyle, Liman von Sanders'in başkanlığında Osmanlı İmparatorluğu'nun Alman askeri misyonu çerçevesinde, 1913 yılında İstanbul'a geldi. Osmanlı ordusunun Kurmay Başkan Yardımcısı olarak atandı. 1914 yılında Osmanlı ordusunun Genelkurmay I. Başkanı olarak atandı ve giderek Liman von Sanders'e rakip olmaya başladı.
Osmanlı Karargâh-ı Umumî Harekât Müdürü Otto von Feldmann ile Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Paşa ile yakın çalışmış ve askeri konularda onunla anlaşmıştır. 1919 yılında askerlikten emekli oldu. 1926 yılında Tannenberg'in Federal başkanı oldu. Çok çalışkan ve zekası ile sürekli ön planda olmuştur. 1930'larda Lider Adolf Hitler'in destekçisi olmuş Alman halkı için çalışmıştır. 1950 yılında, 85 yaşında Kühlungsborn'da vefat etmiştir.
Ermeni Techiri:
"Enver ve Talat Paşaların Ermenileri imha maksadını gütmedikleri gibi, asla “Ermenilerin düşmanı” olmadıklarını düşünen. General Bronsart'ın bu konudaki ifadelerinden bazı alıntılar şöyledir:"
…Almanların özür dilemelerini gerektiren hiçbir sebep yoktur. Ermeniler ayaklanma içindeydiler. 1914-1915 kışında büyük ölçüde bir ayaklanma başlattılar. Bu ayaklanma Rusya tarafından (çeşitli şehirlerde ve İstanbul’daki Ermeni fesat yuvalarında silahlar, ikmal, patlayıcı maddelerin desteğiyle) dikkatlice planlanmış ve desteklenmiştir. Ermeniler daha en başından savunmasız Türklere karşı dehşetin en kötüsünü yaşatmışlardı. Fotoğraflar bunu ispatlayabilir. Bu sıkı önlemler ‘zorunlu göç’ Türk Hükûmeti tarafından askerî sebeplerle (isyan) ve her şeyden önce de Türk nüfusunu korumak maksadıyla alınmıştır.”
“…Yer değiştirme Dâhiliye Nazırı Talat’ın emrindeki polis kuvvetleri tarafından icra edildi. Çok sayıda Ermeni destek planının eksikliği nedeniyle (nakliye, yiyecek, sağlık imkanları, personel ve konaklama eksiklikleri) öldüler.”
General von Schellendorf’a göre, yüzyıl içinde Ermenilerin “en azılı düşmanı” durumundaki Kürtlerin Ermenilere karşı saldırılarında “Dinî sebeplerin bu olayda hiçbir rolü yoktu.” Generalin Kürt-Ermeni düşmanlığına ilişkin değerlendirmeleri şöyle idi:
“Ermeniler de yurtları dışında yaşayan tıpkı Yahudiler gibi, iskân edildikleri ülkedekilerin zenginliğini sünger gibi emiyorlar. Ermeniler her yıl, Kürt köylerine tahakküm etmek ve onları sindirmek için Kürtlerin bulunduğu bölgelere giriyorlardı (Polonyalı Ermenilerin Almanya’ya göç ettiği gibi). Bu nedenle de sert ve aksi Ermenilerin katledilmesi için Orta Çağ usulü bir nefret ortaya çıkıyordu.”
Yukarıdaki nedenlerle Kürtler fırsatları yakaladığında geçmişin rövanşını almakta ve kendilerini zenginleştirmekte idiler. Türkler sık sık Ermenileri Kürtlere karşı korumakla birlikte, bazen da Kürtleri serbest bırakmakta ya da desteklemekteydiler. Türk subayları tarafından Genelkurmay Karargahı’na rapor edilmiş olan her saldırı çeşitli şekillerde cezalandırılmıştı. “Gizli bir öneri”nin Alman Askeri Misyonu ve Türk Genelkurmay Karargahı’ndaki kaynaklarda olduğunu reddeden General’in ifadesine göre; “Tüm Alman subayları mümkün olduğunca Ermenilerin sıkıntılarını hafifletmek için resmî ya da özel olarak elinden geleni yapmıştı. Bildiğim kadarıyla, Türk otoriteleri bunu onlara karşı asla kullanmamışlardı.”
Schellendorf'un 1919'daki yorumları:
"Anavatanının dışındaki Ermeni asalak gibidir, yaşadığı ülkenin refahını emer. Bu aynı zamanda istenmeyen bir insan olarak ortaçağda kendisine yöneltilen nefretle sonuçlanır ve cinayetlere yol açar."
Kaynak:
- Wikipedia
- Dinkel, a.g.y., s. 81.
- Dinkel, a.g.y., s. 82.
- Türk Yurdu Dergisi